İçeriğe geç

Hafızlık Hikayeleri – Hem okudum hem yaptım

hafızlık-hikayeleriKüçüktüm,dokuz yaşında başladım hafızlığa annemin isteği ve hocamın teşvikiyle.Çetin ve zor olduğu kadar kutlu ve sonu gelmez yolculuğa adımımı atmıştım.O zamanlar bilmezdim neden hafızlık yaptığımı ve hafızlığın ne olduğunu; ama anlardım insanların bana imrenerek bakmasından,büyük insanların bile benden dua istemelerinden güzel bir iş yaptığımı. Beni sevenler,bana özenenler olduğu gibi yaptığım işi cahilce görüp surat ekşitenler de oldu; fakat ben annemi va Hatice Hocamı seviyordum. Onlar bu yolda olmamı istiyorlarsa ben böyle olmaktan mutluydum.
Günler ve aylar geçiyordu,bazen gülerek ama çoğu zaman ağlayarak Bazen isteyerek gidiyordum kursa,bazen de gitmemek için ipe un seriyordum,gülünç bahanelermiş,büyüyünce anladım
İlkokula gidiyordum ve okulla birlikte yürütüyordum hıfzımı,orta okul zamanı geldi ama benim hafızlığım bitmemişti. Hocamın kararıyla iki yıl ara verdim okula; zira yarıya kadar gelmişken bırakmak olmazdı. 13-14 yaşlarında bitmişti çok şükür bütün sayfalar ama ben de bitmiştim; çünkü çok özlüyordum okulu. Binbir aşk ve heyecanla orta okula başladım fakat çocukluğun verdiği yaramazlık ve ihmalkarlıkla Kur-anımı rafa kaldırmıştım. Ne zaman ki ben Kur-anımı rafa kaldırdım işte o zaman gönlümün neşesini yitirdim. Artık büyük bir vicdan yarasına dönüşmüştü bende hafızlık. Sabahları can sıkıntısıyla kalkar,hiçbir şeyden zevk almazdım. Gülmelerimin,gezmelerimin,sohbetlerimin tadı yoktu Hayatın tadı yoktu Dilimde ve kalbimde sadece tek bir dua vardı “Allahım bana bir fırsat ver hafızlığımı tamamlamak için.”
Orta okul,lise,üniversite hazırlık derken 10 yıllık bir fetret devri geçirdim. Nihayet ısrarlı yakarışlarım sayesinde bana bir fırsat daha verilmiş,bir kapı daha açılmıştı. RIFAT-MUALLA ŞAHİN HAFIZLIK KIZ KUR-AN KURSU
Son bir fırsat diyerek hayatıma yeniden başladığım yer,Rabbimin beni bırakmadığını anladığım yer Görür görmez sevdim orayı,acaba beni kabul ederler mi diye içim titredi önce,sonra kendi deyimiyle küçükken hafızlık yapmış olmamın hatırına Ayşe Hocam buyur etti beni. Şimdi hala her aklıma düştükçe büyük bir özlemle gözlerimin yaşardığı hafızlık öğrenci evi Baki’de kalmaya başladım.
Öyle mutluydum ki; içim içime sığamaz durumdaydım. Gönlümün neşesi yerine gelmişti. Beni daha önceden de tanıyanların dikkatini çektiği gibi gözlerimin içi gülüyordu artık. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın yeniden hayata dönüşü gibi bi şeydi bu. Gecemi gündüzüme katarak dört elle sarıldım yıllardır rafta duran Kur-anıma. Hiçbir şey beni yıldırmıyor,hiçbir şeyi umursamıyordum. Zor imtihanlar da geçirdim elbet ama bu zor zamanlarda anladım Hz. Bilal’in kumlar üstünde ‘Ehad’ diyişini,Hz. Fatıma’nın çilesini,Hz. Musab’ın terk edişini Anladım ki bu bir sevda işiymiş. Sevda vazgeçmekmiş her şeyden,terk etmekmiş ana,baba,kardeşi,eşi,dostu,arkadaşı,yari ve yareni
Bir 29 Mayıs sabahı,Fatih’in İstanbul’u fethettiği gün ben de yeniden kalbime Kura-an’ı oturtmuş,kendi gönlümü fethetmiştim. Tabi Fatih’in Hacı Bayram-ı Velis’i,II. Murad’ı ve Akşemseddin’i gibi benim de Hatice Hocam,annem ve Ayşe Hocam vardı. Rabbim okuduğum,öğrettiğim her harfin sevabından onları da hissedar eylesin.
Şimdi artık dilimde ve gönlümde tek bir dua var “Ey Allahım beni Sen’den ayırma,beni Sen’in Kur-an’ından ayırma.”

Hafızayı güçlendiren yiyecekler

Eskiden, hafızanın zayıflanmasının tamamen yaşlanma ile ilgili olduğu düşünülürken günümüzde, yetersiz beslenmenin de hafızanın zayıflamasına neden olduğu bilinmektedir. Yediğiniz gıdalar ve “yemedikleriniz” beyin fonksiyonlarını etkileyerek, konsantrasyonun ve hafızanın ilerleyen yaşa rağmen keskin kalmasını sağlayabilir. Hafıza güçlendiren yiyecekler listesinde ön plana çıkan besin grupları; çeşitli renklerde sebzeler, flavonoidler bakımından zengin meyveler ve esansiyel yağ asitlerini içeren balıklardır.

Hafızayı Güçlendirmek İçin Ne Yemeli?

Aşağıdaki listede hafızayı güçlendiren ve beyni yaşlanmanın etkilerine karşı koruyan bazı gıdaların listesini bulabilirsiniz. Bu liste tam liste değildir ve listede bulunan bazı gıdaların düzenli tüketimi diğer sağlık sorunlarına yol açabilir. Örneğin, yumurta içerdiği vitaminlerle hafızaya katkıda bulunabilir ancak her gün yumurta yemek aynı zamanda kolesterolü yükseltebilir. Bu nedenle hafızanızı güçlendirmek için yemeniz gerekenler hakkında bilgileri ve sizin sağlık koşullarınıza uygun beslenme programını ancak bir uzmandan alabilirsiniz.

Balık: Yağ oranı yüksek olan gıdalar genellikle belleği güçlendirmek için tavsiye edilmez, ancak omega-3 yağ asitleri bilişsel fonksiyon üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Uzmanların hemen hepsi bunama ve Alzheimer hastalığı riskini azaltmak için düzenli olarak balık tüketilmesini önermektedir. Haftada en az 2 kez, özellikle omega-3 bakımından oldukça zengin olan ton, somon gibi yağlı deniz balıklarını tüketmek beyninizin ihtiyaç duyduğu omega-2 yağ asitlerini almanız için yeterli olacaktır. aşırı omega-3 tüketiminin bazı yan etkileri olabileceğini unutmadan gıdalar yoluyla almak dışında, omega-3 takviyesi kullanmak isterseniz öncelikle doktorunuza danışmanızı öneririz.

Sebzeler: K vitamini bakımından zengin brokoli, kuşkonmaz ve ıspanak gibi sebzeler beyin gücünü arttırarak hafıza ve konsantrasyon gibi fonksiyonlarını geliştirebilir. Polifenol içeren kırmızılahana beyindeki hücre hasarını, dolayısıyla Alzheimer riskini azaltan sebzeler arasında gösterilmektedir. Kırmızı soğanda bulunan “fisetin”in ise uzun dönemli hafızayı arttırdığı yönünde bazı araştırmalar bulunmaktadır.

Meyveler: Antioksidan bakımından zengin olan yaban mersini, çilek, böğürtlen, hücre hasarına neden olan “serbest radikallere” karşı beyni korur. Bu meyveler aynı zamanda belleği güçlendirdiği bilinen “antosiyanin” adlı bir fitokimyasal içermektedir. Hafızayı güçlendiren ve beyni koruyan diğer meyveler arasında kırmızı üzüm, kivi, portakal ve elma ilk sıralarda gösterilmektedir. Portakal hariç tüm bu meyveleri kabuğuyla birlikte yemek daha çok fayda sağlayacaktır.

Hafızayı Güçlendiren Diğer Besinler

Ispanak: B vitamini ve folat açısından zengin ıspanak, diğer yapraklı sebzelerle birlikte hafızayı güçlendirmek için kullanılabilir. Folat ve B vitamini vücudun ürettiği ve nöronlara zarar veren bir madde olan “homosistein” adlı maddeye karşı beyni korur. Ispanak ayrıca beyne ve diğer organlara oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin sentezine yardımcı olur. Güçlü bir hafıza için ıspanak ve diğer yapraklı sebzeleri günlük beslenmenize ekleyebilirsiniz.

Çikolata: Yüksek kakao içeren siyah çikolata beyin reseptörlerini aktive eden endorfin salınımını artırır. Endorfin arttıkça konsantrasyon artar ve ruh hali yukarı taşınır. Çikolatanın bu etkisinden yararlanmak için çok fazla şeker içermeyen, en az %60-70 oranında kakao ile üretilen çikolatalardan yemelisiniz.

Süt ve Süt Ürünleri: Organik yoğurt, yağsız süt ve az yağlı peynir yüksek protein miktarlarıyla vücut dokularının gelişmesine yardımcı olur ve odaklanma ile hafızayı geliştirir.

Kuruyemişler: Kabak çekirdeği ve ay çekirdeğinde bulunan mineraller, kavrama yeteneğini geliştirerek uykusuzluğa iyi gelir, daha net bir düşünce akışına yardımcı olur.

Kepekli Tahıllar: B6, B12 vitaminleri ve folik asit içeren esmer pirinç, kepek ekmeği ve yulaf gibi kepekli tahıllar belleği korurken konsantrasyonu arttırır.

Yeşil Çay: Düzenli olarak yeşil çay içmek vücudunuzdaki kolesterolü ve homosistein miktarını azaltarak beyin fonksiyonlarının korumasına katkıda bulunur.

Yumurta: A, B, B12 ve D vitaminleri bakımından zengin yumurta, beynin hafızayla ilgili bölümünün gelişmesine yardımcı olur.

– See more at: http://iyigelenyiyecekler.com/hafiza-guclendiren-yiyecekler/#sthash.GQIF3V2x.dpuf

Hafız ve hocalara yardım edin

hafiz-hocaTIKLAYIN

 

Mahmud Efendi Hazretleri Hafızlık İcazetine Katılımı

ANKARA ŞEYH EDEBALİ KIZ KUR’AN KURSUNDA GÖRME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ ZİYARET

10 – 16 Mayıs 2011 Engelliler Haftası münasebetiyle 11 Mayıs 2011 Çarşamba günü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Yaşar Yiğit, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş ve Sosyal Kültürel İçerikli Din Hizmetleri Dairesi Başkanı Ahmet Çelik tarafından Ankara Pursaklar Müftülüğüne bağlı Muradiye Şeyh Edebali Yatılı Kız Kur’an Kursu’na bir ziyaret gerçekleştirildi.

Braille alfabesiyle
Kur’an okurken

Program başlarken, görme engelli öğrenci Naciye Çiyan Braille (breyl) alfabesiyle basılı kabartma Kur’an’dan bir aşır okudu. 11 görme engelli yatılı öğrencinin yanı sıra diğer öğrencilerin de hazır bulunduğu programda, Pursaklar Müftüsü Cemal Çıkrık’ın hoş geldiniz konuşmasından sonra Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz gruba hitaben bir konuşma yaptı.

Başkan Yardımcımız
Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz

Kur’an’ın Allah kelamı, bu kelamla buluşmanın da herkesin hakkı ve görevi olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Yılmaz, Allah’ın hepimizi imtihan ettiğini, varlığın, yokluğun, sağlık ve hastalığın hepsinin bir imtihan olduğunu açıkladı; engelli veya sağlıklı olmanın elde olmadığını ve nelerde hayır olduğunun her zaman bilinemeyeceğini belirtti. Diğer peygamberler arasında ve Peygamberimizin ashabında gözleri görmeyenler olduğunu söyleyen Yılmaz, gözleri kapalı olanlar arasında da çok iyi hafızlar yetiştiğini, bunlardan birisinin Kani Karaca olduğunu anlattı; görme engellilere Allah tarafından başka melekeler verildiğini, öğrencilerin de bu kursa gelerek melekelerini geliştirdiklerini söyleyerek bu davranışlarını takdir etti.

Braille alfabesiyle
Kur’an okurken

Hasan Kâmil Yılmaz, hayatın olması gerektiği gibi değil de olduğu gibi okunduğu takdirde daha mutlu olunacağını belirterek görme engelli öğrencileri ve öğreticileri tebrik etti ve Allah tarafından müjdelenen kişilerden olmaları duasıyla sözlerini tamamladı.

Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş bazı insanların bedenlerinde engel görmediklerini ama din ve Kur’an ile aralarına engeller koyduklarını açıkladı; gözlerinin gördüğünü zanneden bazı insanların aslında karanlıkta yaşadıklarını söyledi. Erbaş kursta öğrenim gören engelli kişilerin de “karanlıkta nuru” yakaladıklarını belirtti.

Konuşma yapılırken

Dr. Yaşar Yiğit de Allah katında görüntünün değil takvanın önemli olduğunu açıklayarak Kur’an’ın insanlığa sunulan ilahi bir sofra olduğunu, hayatımız için buradan ilke edinebileceğimiz çok şey bulunduğunu anlattı; görme engelli öğrencileri yüce Allah’ın kitabıyla buluştukları için tebrik etti ve bu gayretlerinin övgüye değer olduğunu söyledi.

Sınıflar gezilirken

Öğrencilere Braille alfabesiyle Kur’an öğreten Pembe Maden Başkanlıkta engellilerle ilgili bir birim kurulması, işitme engelliler dahil olmak üzere engelli kişiler için materyal hazırlanması ve okuyan öğrencilerin istihdam edilmesi yönündeki taleplerini dile getirdi.

İlçe müftüsü Cemal Çıkrık da, iyi donanımlı, yatılı kursları bulunduğunu söyleyerek yeterli sayıda öğrenci bulma sıkıntısı çektiklerini açıkladı; yurt dışından öğrenci temin edilebileceği konusunda görüşlerini paylaştı.

Hafızlık Yapanlara Ezberleme Taktikleri

Her hafız adayının, kendisine göre sayfa ezberlerken izlediği bir yol vardır. Mesela kimisi sayfayı ezberlemeye en alttaki ayetten başlar. Kimisi yukarıdan başlar, kimisi yarım yarım yapar. Birinin yaptığını bir başkası yapamayabilir. Çünkü herkesin zekâ ve ezber kabiliyeti aynı değildir. İşte hafızlık yapanlara, yardımcı olacağını düşündüğümüz uygulayabilecekleri bazı taktikler:

1. Ezberlediğiniz her ayeti dinletin, sonra ikişer ikişer dinletebilirsiniz. Daha sonra 5 satır, 5 satır dinletin. Daha sonra da yarım yarım ve tam sayfa olarak dinletebilirsiniz.

2. Yeni ezberleyeceğiniz sayfayı ince çizgilerle üç bölüme ayırabiliriniz. Böylelikle ezber yapacağınız kısım psikolojik olarak gözünüzde küçülecektir.

3. Kendinize anahtar kelimeler seçin. Mesela bazı kelimeler Türkçede bir şeyi anımsatabilir veya bir kelimeye benzeyebilir. Bu kelimeleri beyninizde kodlayarak sayfanın gözünüzün önüne gelmesini sağlayabilirsiniz.

4. Sayfayı bir çeşit harita gibi aklınızda tutun. Yani mesela ikinci ayetin başlangıç yeri, diğer ayetin uzunluğu vs. bunlar sayfayı gözünüzün önüne gelmesini sağlayacaktır.

5. Hafızların zorlandığı bir husus da ayet sonlarını diğer ayet ile birleştirmektir.

Ayetler uzun olduğu zaman bir sayfada ayet sayısı azalıyor, ayetleri hatırlamak kolaylaşıyor. Dolayısıyla uzun ayetlerde ayetin başını aklınızda tutabilirsiniz. Şöyle ki: yeni yaptığınız sayfayı gözünüzün önüne getirmeye çalışın. Hayali bir şekilde sayfanın tümünü görün. Ayetlerin yerleri aklınıza gelsin ve daha sonra ayet başları.

Kısa ayetlerde ise üç dört ayeti bir ayetmiş gibi ezberlemeye çalışın.

Ayetin sonundaki kelimeyi ve diğer ayetin başındaki kelimeyi birleştirerek tekrar edin.

6. Kaydırma Tekniği: Ezber yaparken sayfaya aşina olabilmek çok önemli. Bunun için kaydırma tekniğini kullanabilirsiniz. Mesela yarın vereceğimiz dersi ve diğer günün dersinin yeni sayfasını (ham) yaptık. Bununla yetinmeyip iki gün sonrasının hamını da yapıyoruz. Yapamasak bile bu günden yüzüne olarak bol bol tekrar ediyoruz, ayetleri gözden geçiriyoruz. Böylelikle sayfa bize yabancı gelmeyecek ve zorlanmayacağız. Eğer böyle yaparsak, her gün iki gün sonrasının sayfasını yapacağımızdan hem sayfalarımız kuvvetli olacak, hem de ders bırakma ihtimalimiz azalacaktır.

Kaydırma işini tatilde yaparsak çok büyük kolaylık oluyor. Ders kaçırmak zorlaşıyor, ezber kolaylaşıyor. Hafta sonu tatilinde biraz derse zaman ayırarak iki gün sonrasının hamını yapıyoruz, böylece Kursta zorlandığımız bir sayfa gelecek olsa bile, biz, o sayfayı iki gün önceden yaptığımız için bu zorluğu yarı yarıya azaltmış olacağız.

7. Yatmadan önce bol tekrar: Beynimizi dinlenmeye almadan önce göz gezdirdiğimiz sayfaları, bir gün önceden bakmış olduğumuz sayfaları ertesi gün hatırlamamız daha kolay oluyor. Onun için yatmadan önce yüzüne bakarak da olsa sayfayı mutlaka tekrar etmelisiniz.

8. En büyük sıkıntılarımızdan birisi dersi başkasına dinletmektir. Bazen kimseyi bulamayız çünkü herkes kendi derdine düşmüş, ders hazırlamaktadır. Hocanın huzuruna çıkmadan önce de bu sayfaların dinletilmesi gerekmektedir. O halde: Kuranımızı sanki sizi dinleyecek bir arkadaşınızın önüne koyarmış gibi ters koyun. Sizde arkadaşınıza veya hocaya okur gibi bir pozisyona geçin. Hocaya ders okurken yaşadığınız psikolojiye girin. Yani rol yapın. Kelimelerdeki hataları göremeseniz de ayetlerdeki kopuklukları ve eksikliklerinizi fark edeceksiniz.

9. Kur’anınızın boyutu küçük olursa size psikolojik olarak bir faydası olabilir.

10. Hafız, ezberleyeceği sayfayı önce aklında bitirmelidir. “Ben bu sayfayı kesin ezberleyeceğim” diyerek kati bir inanç ile kalbinden inanmalıdır.

11. Her şey beyinde biter. Hafif bir bıkkınlıkla “yarın ders vermesem mi acaba?” diyerek bir kere evhamlandığınızda sonuç dersi yapamamak ve dersi verememek olacaktır.

Yukarıda yazdıklarımız elbette sadece tavsiye niteliğindedir. Herkesin kendi kapasitesine göre bir taktiği vardır. Ancak hafızlık yaparken zorlanan kardeşlerimiz bu taktikleri de deneyebilir. Özellikle kaydırma tekniği talebelerin en çok başvurduğu taktiklerdendir.

Rabbimiz, tüm hafızlarımıza ve hafızlık yapan talebelerimize yardım eylesin. Keskin zekâlar ile ezber kuvveti ihsan eylesin. Âmin.

HAFIZLIĞI EVDE Mİ YOKSA KURAN KURSUNDA MI YAPMALI?

Yatılı olarak hafızlık yapmanın dışında birde ‘evci’ dediğimiz Kursta yatmayıp, gündüzü kursta geçirip ekşam eve gidenler yani evde hafızlık yapanlar vardır. Bazı yeni başlayan hafız adayları bu konuda tereddüde düşüyorlar.

Bilinmesi gereken şudur ki ideal olan yatılı olarak hafızlık yapmaktır.

Gündüz eğitim alarak hafızlık yapmak isteyen öğrenciler, akşamları, ezberlediği sayfaları tekrar edebilecekleri bir ortama da sahip olmaları gerekir. Bu noktada anne ve babaya da önemli görev düşmektedir. Anne ve baba, hafızlık yapan çocukların yanında konsantrelerinin bozulmamasını sağlayacak ortamı hazırlamadır.
Evci olmanın hem pozitif hem de negatif yönleri vardır.

EVDE HAFIZLIK YAPMANIN OLUMSUZ YÖNLERİ

a. Evdeki etmenler öğrenciyi ders çalışmaktan uzaklaştırabilir. Örneğin Kuran kursunda canı ders çalışmak istemeyen öğrenci arkadaşlarına bakar ve onların ders çalıştığını gördüğünde ders çalışmadığı için rahatsız olabilir bir süre sonra arkadaşlarından geri kalacağını düşünerek ders çalışmaya başlar. Oysa evde öğrencinin kendini motive etmesi zordur. Hatta evde kendini uyaranlara tepki gösterme ihtimali de söz konusudur.

b. Evde özellikle de kalabalık evlerde ses, gürültü fazla olduğu için sakin, sessiz bir ortam bulmak zor olabilir. bu durum öğrencinin verimini düşürebilir.

c. Öğrenci eve geldiğinde, Kuran kursunda olduğu gibi ezberlediği sayfaları dinletecek, öğrenciyle ilgilenecek birisinin olması gerekmektedir. Her ne kadar olsa da bu durum Kuran kursundaki kadar sağlıklı olmamaktadır. Bundan dolayı evlerinde kalan öğrenciler yatılı okuyan öğrencilere oranla başarısız olma ihtimalleri daha fazladır.

d. Evde ders çalışırken davetsiz bir misafir bütün ders planını alt üst edebilir. Oysa Kuran kursunda belli bir program olduğundan evdeki sorunlarla karşılaşılmaz.

e. Evde sadece bir kişi hafızlık yapıyorsa ( ki böyledir ) evdeki diğer kişilerden olumsuz etkilenilme olasılığı vardır. Evdeki diğer bireylerin dinlenmeleri bile öğrencinin moraline etki edebilir. Kaldı ki televizyonun karşısında çay yudumladıklarını görmesi, öğrencinin ezberlemesini güçleştirebilir. Çünkü ders yapmak o andan itibaren öğrenciye sıkıcı gelmeye başlayacaktır. Bazı hafız adayları diyor: ”Ev ortamı beni daha da motive eder, hemen çarçabuk ezberimi yaparım, sonra da ailemle vakit geçiririm.” Atasözlerinden bu soruya çok güzel cevap vermektedir. Yani kazın ayağı görüldüğü gibi değildir. Bu istek birkaç gün sürecek daha sonraları ise ortam psikolojik sıkıntıya sebep olacaktır.

f. her ne kadar uzak durmaya çalışsa da bilgisayar, televizyon, radyo gibi eğlenceye yönelik cihazlar, dersleri mutlaka olumsuz yönde etkileyecektir. Öğrencinin aklını bu teknolojik cihazlar sürekli meşgul edecektir. Rahat bir ortam ister istemez bu rahatlığı daha da tetikleyecektir.  Elini veren öğrenci bir süre sonra kolunu kaptıracaktır.

g. Hafızlığa başlamadan önce evde sakin, düzenli bir ders hayatı olmayan öğrencinin hafızlığa başlayınca da ev ortamında düzenli çalışması, ders programına bağlı kalması zor olacak, yeni bir düzene geçmek hayli zaman alacaktır. Alışana kadar geçen zaman öğrencinin hafızlıktan soğumasına bile neden olacaktır.

EVCİ OLMANIN OLUMLU YÖNLERİ

Evde hafızlık yapmanın faydalı yönleri de vardır ancak bu pozitif durum ister erkek olsun, ister kız olsun disiplinli hayatı olan, kendini kontrol edebilen öğrenciler için geçerlidir. Bayan öğrencilerdeki düzen, erkek öğrencilere göre fazladır. Bundan dolayı bu durum erkek öğrencilerden ziyade bayan öğrenciler için daha geçerli diyebiliriz.

a. Evde öğrenci ders saatlerini kendi psikolojisine göre ayarlayabilir. Kurstaki gibi kendisini belirlenmiş saatlerde ders çalışmaya zorlayan faktörler yoktur. Evde istediği saatlerde ders çalışıp, istediği saatlerde istirahat edebilir.

b. Öğrenci, canı sıkıldığında gidip dolaşabileceği, stres atabileceği, dejarz olabileceği mekanlara sahiptir. Kuran Kurslarında düzen, bu imkâna müsaade etmeyebilir. (Belirtmekte fayda vardır ki bu avantaj çoğu zaman dezavantaja dönüşebilmektedir.)

EVCİ Mİ YOKSA YATILI MI OLMAK İDEALDİR?

Öğrencilerin büyük çoğunluğu evci iken değil de yatılıyken başarılı olmuştur. Bundan dolayı hafız adayı kardeşlerimize hafızlıklarını daha rahat yapabilmeleri için yatılı kalmayı tavsiye etmekteyiz.

Yukarıda hafızlıkta evci olmanın olumsuz yönlerinden pek çok madde saydığımız halde, olumlu yönlerinden sadece iki madde saymamız aslında evci olmanın ne kadar az faydası olduğunu açıkça gösteriyor.


Ziya Salihoğlu Hocaefendi

HAFIZLIK NASIL YAPILIR? KURSLARDA SİSTEM NASILDIR?

Kuran’ı Kerimi ezberlemek süreklilik, istikrar ve disiplin gerektiren bir sistem ister. Kuran’ın ezberlenmesindeki usulü anlatmadan önce hafızlık kurslarındaki terimlerden bahsedelim.

HAFIZLIK TERİMLERİ

Yüzüne: Kuran’ı Kerimi sayfaya bakarak okumak
Kalet: Hata, yanlış
Ham (bazı kız kurslarında çiğ): Yeni yapılan sayfa
Has (bazı kız kurslarında pişmiş)  : Önceden yapılmış, tekrar edilen sayfa
Haslama: Tekrar etme
Dönüş: Otuz cüzün geçilerek başa dönülmesi
Kuvvetli: İyi çalışılmış ve yapılmış ders ya da sayfa
Zayıf: İyi çalışılmamış ve yapılmamış ders ya da sayfa
Sayfa Açma: (Bazı kurslarda) karışık sorma

KURSLARDA İŞLEYEN SİSTEM

Hafızlık Kuran’ın başından başlayarak sonuna doğru sırayla, sayfa sayfa, cüz cüz ilerlemek ile olacak bir şey değildir. Kuran nazlıdır ilgi ister kaidesi gereğince ezberlenen sayfalarında muhafaza edilmesi gerekir. Bunu da düşünen âlimler hafızlık için günümüze kadar kullanılan bir sistem geliştirmişlerdir. O sistem şudur:

Öncelikle Kuran, bakarak seri bir şekilde okumaya çalışılır. Kurs tabiri ile ‘yüzüne’ okuma şekli geliştirilir. Hafızlığın temeli olan yüzüne okuma çalışmaları çok önemlidir. Hedef hiç takılmadan, seri bir şekilde okumaktır. Bazı kurslarda ‘yüzüne’ talebeleri hızlı okumak için yarışırlar. Dakika tutularak en hızlı okuyan talebe birinci seçilir. Maksat bu yeteneğin gelişmesidir. Hoca talebesini veya talebe kendisini öyle yetiştirmelidir ki, hafızlık yaparken yeni ezberleyeceği sayfayı ilk bakışta çözmeli, adeta sayfaya hâkimiyet kurmalıdır.

Çünkü hafızlık yapanların çoğunda şöyle bir psikoloji vardır; yeni ezberlenecek sayfanın hat yazıları biraz kalınsa ve sayfa biraz karışık gözüküyorsa, Yusuf suresinde olduğu gibi günlük konuşmaların geçtiği değişik kelimeler de varsa bu sayfa talebeye biraz zor gözükür. Yani ilk başta sayfaya böyle baktığı için ona öyle gelir. Hâlbuki yüzünesi kuvvetli olsa böyle bir sıkıntıya düşmeyecektir.

Yüzünesi kuvvetsiz olan bir talebe ise ezberleyeceği sayfayı çözmek için uğraşır, çok sayıda ‘kalet’i çıkabilir ve en önemlisi de çok zaman harcayabilir. Bu nedenle özellikle ezber yeteneği zayıf olan talebelerin yüzünesi çok daha kuvvetli olmalıdır. İki yük birden daha ağır gelecek ve ileride sorunlar olacaktır.

Hafızlığa başlamadan önce yapılan yüzüne okuma alıştırmalarında talebeler küçük surelerden başlayarak son cüzü ve bazı önemli sureleri ezberlemelidir. Böylelikle ezber yetenekleri gelişecektir. Çünkü beyin çalıştıkça gelişen, güçlenen bir varlıktır. Hem de bu küçük ezberler ile talebenin derecesi ölçülebilir, ezberdeki yeterliliği belirlenebilir.

HER CÜZDEN BİR SAYFA

Kurslardaki ezber sistemi hem yeni sayfalar ezberlemeyi, hem de ezberlenen sayfaları tekrar etmeyi sağlayan çok akılcı bir yöntemdir.

Kuran’da 30 cüz, her cüzde 20 sayfa vardır. Hafızlık, her cüzün son sayfasını ezberlemek ile başlar. Yani hafızlık, Kuran’ı düz okuduğunuzda her cüzün 20. sayfasından başlar. Bu 20. sayfa hafız adayının 1. sayfasıdır.

Yani;
1. cüzün 20. sayfası
2. cüzün 20 sayfası
3. cüzün 20. sayfası ezberlenerek 30 cüzün son sayfaları tamamlanır. Böylelikle hafız adayı kendine göre ‘birleri’ bitirir.
Sonra,
1. cüzün 19. sayfası yani ikiler ezberlenir ve yanında 20. sayfası da ders olarak verilir. Yani ‘ham’ın yanında ‘has’ olan sayfada verilir. Hafız adayı hocasına iki sayfa okur.

2. cüz, 3. cüz….. Sırayla 30 cüzde böyle tamamlanınca hafız adayı ‘ikiler’i bitirmiş olur.

Böyle böyle her cüzün son sayfalarından sırayla ezber yapılarak ilerlenir.

Yukarıda da gördüğünüz gibi hem yeni bir sayfa ‘ham’ ezberlenmiş oluyor hem de önceden ezberlenen sayfa ‘haslanıyor’ yani tekrar ediliyor.
Mesela talebe, cüzün 15. sayfasını kendine göre altıları ezberleyip önceden yaptığı 5 sayfayı yani ‘has’ları da tekrar ederek hocaya ders olarak verir.

HAFIZLIK NE KADAR SÜRER

Bu sistemle her gün ders vermek sureti ile mütevazı bir hafızlık iki ya da iki buçuk senede tamamlanıyor.

Çok zeki ve ezber gücü yüksek olan talebeler bir yeni sayfa yani bir ‘ham’ ile yetinmeyip iki tane alabiliyor. Dolayısı ile hafızlık daha erken bitiyor. Ama burada önceki sayfaları yani hasları kuvvetli yapmak şartı vardır.
Bazen hocalar sayfalarını kuvvetsiz gördüğü talebeye haslatma yapar. Bu, yeni sayfa almadan ezberlediği sayfaları tekrar etmesi ile yapılan bir dönüş demektir. İşte buna ‘haslama’ denir.

Buna göre sayfa ezberleyiş sırası şöyle olabiliyor:
Normal ezber: 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-10(Tekrar has)-11-12-13-14-15-16-17-18-19-20
Ezberi Kuvvetli olan:1-3-4-6-7-9-10-10(Tekrar has)-12-13-15-16-18-20

Ezberde sınır tanımayanlarda vardır. Onlar çok daha erken bitirirler.:
Bu ve benzerleri: 2-4-5-7-9-10-12-14-15-15(Tekrar Has)-17-19-20
Başka bir tanesi:1-3-5-7-9-10-12-14-15-15(Tekrar has)-20

Haslama çoğu kere hocanın talebeyi yetersiz görmesinden kaynaklanır. Temel çürük olduğu için yeni sayfalar ağırlık yapmış ve yük olarak gelmeye başlamış olabilir. Bu hali fark eden hoca, talebeden yeni sayfa yapmadan ezberindeki sayfaları tekrar etmesini ister. Bazen de bunu bizzat hisseden talebeler ister. Hafızlığı boyunca hiç haslama yapmamış süper zeki talebelerde vardır. Ama çabuk elde edilen şeyin kıymeti pek bilinmez.

Hafız ehline göre 10. sayfaya kadar olan kısım çıkış, 10. sayfadan sonraki bölüm ise iniş sayılır. Haslama da ekseri bu noktada yapılır.

Haslama, Kuran’ın tamamını ezberledikten sonra çok önemlidir. Hafızlığını yeni bitiren bir hafız gevşememeli, kendini salmamalı aksine daha çok gayret etmelidir.

Hafızlığını tekrar eden hafızlar, eğer gücü yetiyorsa her dönüşte okuduğu cüz sayısını arttırmalı, bir- iki ile yetinmemelidir. Çok emek harcayarak elde ettiği Allah’ın bu nimetini korumak için durmadan, dinlenmeden ömür boyunca tekrar etmelidir. Zaten ileride Kuran ile bütünleşecek ve Kuran adeta onun ruhu olacaktır.

İLİM İÇİN DİLENCİ KILIĞINA GİRDİ

Baki b. Mahled el- Endülüsi H.201 (M.817) senesinde doğmuştur. Hadis âlimlerinin büyüklerinden İmam Ahmed b. Hanbel (Rahmetullahi Aleyh) ile görüşüp ondan ilim almak gayesiyle Endülüs’ten Bağdat’a gitmiştir.

Diyor ki: Bağdat’a yaklaştığımda Ahmed b. Hanbel’in halkla görüşmesinin ve kendisinden ilim almanın yasaklandığını öğrendim. Evini sordum, gösterdiler. Kapsını vurdum, kapıyı açıp dışarı çıktı.
‘Ey imam! Ben bir yabancıyım. Bu memlekete ilk girişimdir. Hadis talebesiyim; sünneti topluyorum. Yolculuğum sadece senden ilim almak içindir.’’ Dedim.
‘Dikkat çekmeden içeri gir.’’ Dedi.
Girdikten sonra ‘nerelisin?’ diye sordu.
‘Mağripliyim’ dedim.
‘Afrikalı mı?’ dedi.
‘Endülüslüyüm, memleketimden Afrika’ya denizden geçiyorum’ dedim.

Bunun üzerine bana ‘yerin hakikaten uzak. Bana, senin gibilerin arzusunu yerine getirmekten daha hoş gelen bir şey yoktur. Ama senin de bildiğin bir sebepten dolayı sıkıntı içindeyim.’
‘Evet, sana doğru gelirken buraya yakın bir yerde öğrendim. Bu benim ilk gelişimdir. Ben buralarda tanınan birisi de değilim. Eğer izin verirsen dilenci kılığında gelir ve kapıda dilencilerin dediği gibi derim. Sende dışarı çıkarsın; her gün bir hadis bile rivayet etsen yeter.’ Dedim.

Bunun üzerine bana:‘Evet, ders halakalarına duyurmamak, hadis ehline bildirmemek şartıyla kabul’ dedi. Ben de ‘kabul ediyorum’ dedim.

Böylece elime bir değnek alıyor, başıma bir bez parçası sarıyor, kâğıdımı ve divitimi de yenime sokarak kapısına geldiğimde oradaki dilenciler gibi ‘Verin, Allah’u Teala size merhamet etsin!’ diye bağırıyordum.
O da dışarı çıkıp kapıyı kapatıyor ve bana iki, üç veya daha fazla hadis okuyordu. Bu şekilde ondan üç yüz kadar hadis yazdım.

İLİM TALEBELERİ DİKKAT!

İlim öğrenmek istey talebelerin dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır.Bu ilim yolu çok dikkat isteyen yeri gelince zor, meşekkatli ama bir o kadarda mübarek bir yoldur.

Talebe şu sözü hiç unutmamalıdır:
-İlmin başı soğandan acı, sonu ise baldan tatlıdır-

İlim tahsil ederken Niyet
İlim öğrenmek isteyen kimse, tahsile başladığı zaman niyet etmesi lazımdır.Çünkü niyet bütün amellerde esastır.
Talebenin niyeti dünya ile ilgili bir menfaat elde etmek yahut devlet kadrolarında yer almak, devlet adamlarına yakın olmak düşüncesine dayalı olmamalıdır.İlim öğrenmekle insanların kendisine yönelmelerini, değer vermelerini, tazim etmelerini düşünmemelidir.
Talebenin maksadı; Allah rızasını kazanmak, ahiret yurdunu elde etmek, önce kendisinden-sonra başkalarından cahilliği gidermek, islam dinini yaşatmak ve kıyamete kadar devamını sağlamak olmalıdır.

İmamı Hammad b. İbrahim, talebesi olan İmamı Azam Ebu Hanife’ye öğretimin gayesi konusunda şu şiiri yazdırmıştır:
”Kim ilmi, ahireti kazanmak için öğrenirse doğru yolda kurtuluşa erer.
İnsanlar nazarında değer kazanmak için tahsil görenlere ise yazıklar olsun.”

İyiliği emretmek, kötülükten sakındırma, hakkı geçerli kılmak, kendi nefsani arzularını değilde, dini yüceltmek için bir makama talip olmakta sakınca yoktur.
Talebe bunu iyi düşünmelidir.Çünkü o ilimi çok meşakkat ile elde etmiştir.O ilmi değeri az olan, fani ve hakir olan dünya için sarfetmemelidir.

Eğer Mümkünse Hocasını Seçmelidir
Talebe ilme başlamadan, ilmi seviyesi yüksek olan bir hocayı seçmelidir.Seçeceği hoca, insanların Allah’tan en çok korkanı ve tecrübeli olanı olmalıdır.İlim öğrenmek en güç en önemli işlerdendir.Öğreneceği ilim onun hayatı boyunca sermayesi olacaktır.Bu sebeple çok dikkat etmelidir.
-Düşünmeden, araştırmadan yanlış bir alimin peşine takılırsan yanlış bilgiler alabileceğin gibi ömrünüde zayi etmiş olursun.-

Bir Hocada Sonuna Kadar Sabretmek
Hoca seçimi öyle olmalıdır ki hoca; vereceği ilimleri tam olarak tahsil etmiş ve mümkünse tecrübeli olmalıdır.Çünkü ilmin bereketi devamlılıktadır.Nakıs olan bir hocada devam edebilmek mümkün olamaycağından veya eksik olacağından her iki durumda da talebe zararlı çıkacaktır.
Sabır ve sebat bütün işlerin üzerine bina edildiği büyük bir temeldir fakat bulunması azdır.
Talebe bir hocanın ders halakasında sonuna kadar sabır ve sebat etmesi, bir kitabı sonuna kadar okuyup noksan bırakmaması, ilim dallarından birini iyi bir şekilde öğrenmeden, diğer bir ilmin öğrenimine geçmemesi, bir belde de ilim tahsilini bitirmeden başka bir beldeye gitmemesi gerekir.
Zira alıncak bilgileri tamamladan başka bir hocaya geçmek, bir kitabı bitirmeden başka bir kitaba geçmek, bir ilim dalını mükemmel bir şekilde bitirmeden başka bir ilim dalına geçmek öğrenmenin gayesini dağıtır, kalbi meşgul eder, vakitlerin zayi olmasına sebep olur.

Öğrenim Esnasında İyi Arkadaş Edinmek
Talebenin arkadaşlık edeceği kişide şu özellikler bulunmalıdr.
1-Çalışkan arkadaş
2-Takva sahibi, Allah’tan korkan arkadaş,
3-Güzel huylu arkadaş
4-Anlayışlı arkadaş
5-Tenbel olmayan ve zamanını boşa harcamayan arkadaş,
6-Çok konuşup gevezelik yapmayan arkadaş,
7-Fitne ve fesad olmayan arkadaş.

Bir kimsenin iyi veya kötü olduğunu sorma arkadaşına bak.Zira arkadaş arkadaşa uyar.
Tenbel kişiler ile arkadaş olma, nice iyi kimseler vardır ki arkadaşının kötülüğü ile bozulur.
Ahmak kimsenin ahmaklığı, zeki ve akıllı kimselere süratle geçer.

Ayrıca talebeler karşılıklı olarak birbirlerine saygı göstermelidirler.Birbirlerinin haklarını gözetmelidirler.Birbirlerine hoşgörülü olmalıdırlar.Hakka tecavüzden sakınmalıdırlar.

İlim ve İlim Ehline Saygı Göstermek
Şu bir gerçektir ki, talebe ilme ve ilim adamlarına ve hocalarına saygı göstermedikçe ilme ulaşamaz.Ulaşsada elde ettiği bilgiden faydalanamaz.
İlim taleb edip maksadına ulaşanlar ancak saygı ile ulaşmışlardır.

Talebenin Hocasına Saygı Adabı
Hocaya saygı ilme saygı göstermek demektir.Çünkü hocanın ilmi karşısında diz çökülür ve ondan ilmi taleb edilir.İmam Şirazi Hazretleri şöyle buyurdu;
”Hocalarımız buyurdular ki; oğlunun alim olmasını isteyen kimse, garip kalmış alimleri gözetmeli, onlara ikram etmeli, saygı gösterip malı ile desteklemelidir.Böyle yaparsa o kişinin oğlu veya torunu veya daha sonra gelecek olan nesli alim olur.”

Talebenin Hoca Karşısındaki Tavırları
1-Saygı gereği hocasının önünden yürümemelidir.
2-Hocasının yerine, makamına oturmamalıdır.
3-İzin verilmedikçe hocasının yanında konuşmamalıdır.
4-İzin verilince çok konuşup sözü uzatmamalıdır.
5-Bıkkınlık zamanlarında hocaya bir şey sormamalı, müsait bir zaman gözetmelidir.
6-Derse vaktinde girmelidir.
7-Hocanın gönlünü kazanmalıi hoşlanmadığı işlerden sakınmalıdır.
8-Allah’a isyanı gerektirmeyen işlerde, emirlerini yerine getirmelidir.Ancak Allah’a isyan söz konusu olduğu yerlerde kula itaat yoktur.
9-Hocasına saygısı nedeniyle hocanın akrabaların da iyi davranmalıdır.

Kadı İmam Fahrudiin Ersebendi Mevr şehrindeki alimlerin reisi idi.Devrinin sultanı kendisine son derece saygı gösterirdi.Kendisi bunun sebebini şöyle açıklıyordu:
”Bu şerefe hocama saygı göstermem sebebiyle ulaşım.Zira hocamın hizmetinde bulunur, yemeğini pişirir, fakat bu pişirdiğim yemekten yemezdim.Bunu sadece ona olan saygımdan ötürü yapardım.”
Hocasını gücendiren talebe öğrendiği ilmin bereketinden mahrum olur.Bu ilimden çok az faydalanır.

Talebenin Kitaba Karşı Olan Saygısı
Kitaba karşı saygılı olmakta ilme saygının gereğidir.Talebe abdestsz olarak kitaplarını eline almamalıdır.Çünkü ilim nurdur, abdest de nurdur.Abdest sebebiyle ilmin nuru daha da artar.
Talebe kitablara karşı ayak uzatmamalıdır.Tefsir kitablarını diğer kitabların üzerine koymalıdır.Kitap üzerine ise başka bir şey koymamalıdır.
Talebe kitaba ve mürekkebe karşı edep gözeterek notlarını güzel yazı ile almalıdır.İnce yazı yazmamalı, ince yazılar üzerine de not almamalıdır.Ayrıca notlarını biraz büyük harfler ile almalıdır ki yaşlanıp gözlerinin feri kaybolduğunda okuyabilsin…

İlim Öğrenmede ki Diğer Prensipler
*Yaltaklanmak kötü bir ahlaktır ancak talebe faydalanabilmek için hocasına yaltaklanmalı gerekirse ayaklarına kapanmalıdır.
*İlim ve hikmet öğrenecek talebe, bir meseleyi veya kelimeyi hocasından bin kere duysa bile yine onu saygı ile dinlemelidir.
*Talebe zaruret olmadıkça derste hocasına yakın oturmamalıdır.Bilakis hoca ile talebe arasında belli bir mesafe bulunmalıdır.Çünkü böyle bir mesafenin bulunması saygılı olmaya daha yakındır.
*Talebe dini yönden kötü sayılan huylardanve davranışlardan sakınmalıdır.
*İlim taleb eden kişi kibirden ve kendini beğenmekten uzak durmalıdır.
*Talebe gücünün yettiği ölçüde dünya işleri ile ilgisini azaltmalıdır.İlim adamları bu sebepten ötürü daima insanlardan ayrı bulunmayı tercih etmişlerdir.
*Talebe uykudan feragat etmelidir.Bu hususta şöyle denmiştir: Yüksek makamlar, çekilen sıkıntılar ölçüsünde elde edilir.Yükseklik isteyen kişi gece uykusuz kalmalıdır.Hem yücelik istiyorsun hem de gece uyuyorsun; İnci arayan denize dalmalıdır.
*Herkes nefsini hayırlı işler ile meşgul etmelidir ki nefsi kendi işleri meşgul olmasın!.
*Talebe kötü zandan da kaçınmalıdır.Zira bu düşmanlığın kaynağıdır.Ve helal değildir.
*İlim taleb eden bir kişi anne ve babasını razı etmeli, onların hayır dualarını almalıdır.
*Talebe dünyadaki en cahil kişinin kendisi olduğu hükmü ile hareket etmelidir.
*Talebe öğrendiği ilimler için Allah’a şükretmeli ve bu ilmin kendisine bir emanet olduğunun şuurunda olmalıdır.

Kürt olarak akşamladım, Arap olarak sabahladım
Ebu Abdullah el-Müştehir Hazretleri, Şirazlı bir kürt taifesindendir.Cenab-ı Allah ona ilmi ledun bahşetmek istemiş.
Bir gün Şiraz medreselerinden birine geldi.Medrese de talebeler ilim mevzuunda konuşmalar yapıyorlar, bazı hususlarda tartışıyorlardı.Talebelerin ilim öğrenmek için geyret etmeleri çok hoşuna gitti ve bir meseleyi öğrenmek için sordu.Onun bu safça yani basit bir şeyi sormasına talebeler gülüştüler.O da:
”Bende sizin öğrendiğiniz ilimlerden bir ilim öğrenmek isterim, bana bir yol gösterin” dedi.Talebeler alay edercesine on şöyle dediler:
”Eğer alim olmak istersen evinin tavanına bir ip bağla, ayağını ipe sıkıca bağlayıp kendini baş aşağı sallandır.Ve her sallanışta ‘sarı renkli demir’ veya ‘aslan yelesi’ de.Böylece ilim kapıları sana açılır.” dediler.
Ebu Abdullah Müştehir Hazretleri talebelerin kendisiyle alay ettiklerini hiç aklına bile getirmeden doğru eve gitti.Onların dediklerini aynen yaptı ve her sallanışta onların dedikleri şeyi söyledi.
İyi niyetle onun bu şekilde yapması Allah’ın hoşuna gitti ki, seher vakti olduğunda ilim kapıları kendisine açıldı.Zahir ve batın bütün ilimler ona malum oldu.Bir çok alimin halletmekte zorluk çektiği meselelerde o hiç zorlanmdan hüküm veriyordu.
İşte ”Emseytu kürdiyyen, esbahtu arabiyyen” Kürt olarak akşamladım, arap olarak sabahladım sözünü bu hadiseden sonra söylediği rivayet olunur.

Talebelerin hürmetine rızıklanıyoruz
Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:Resulullah Efendimizin zamanında iki kardeş vardı.Bunlardan birisi ailesinin geçimini temin ederdi, diğeri de Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yanından ayrılmayarak bir şeyler öğrenmeye çalışırdı.Ailesinin geçimini temin eden, kerdeşini Rasulullah’a şikayet etti.Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ona:
”Ne malum onun yüzü suyu hürmetine geçiminizi temin etmediğiniz” buyurdu…